top of page

Matematik Severler için Meditasyon

Yazarın fotoğrafı: Burcu KarakulakBurcu Karakulak

Noktadan başlayalım. Sonsuz mu, boyutsuz mu ne idüğü belirsiz o tekillik. An gibi. İki noktadan tek bir doğru geçiyor, doğru içinde sonsuz noktayı barındırıyor. Çember var, merkez noktaya eş uzaklıktaki noktaların biraradalığı. Kare var, dört köşesi (noktası mı desek?) ve dört eş uzunluktaki kenarı ile. Karenin çevresi, bir kenar uzunluğunun dört katı. Çeşitli düzgün çokgenler var, altıgen, sekizgen, seksengen... Onların da çevresi, kenar uzunluğunun kenar sayısı ile çarpımı, tıpkı kare gibi. Peki ya çemberin çevresi, onu ezberden yapıyoruz 2 π r. Yüksek matematik ile çalışmaya başlayıp çemberin çevresini limit sorusu çözerek bulduğum o “an”ı dün gibi hatırlıyorum. Neşelenmiştim resmen, çocuk gibi, keşfetmenin, oyunun neşesi. Neşemi paylaştın ve o matematiği bir defa daha gözden geçirsem dediysen, sana da buraya bir video bıraktım, konudan çok uzaklaşmadan yazıyı bitirince bir bakarsın belki. Konuya hizmet eden işte bu limit sorusu. Bu limit sorusu bize şunu gösteriyor, çember sonsuz sayıda kenarı olan bir düzgün çokgen. O kadar çok kenarı var ki artık her bir kenar bir noktaya dönüşmüş diyebiliriz. Yani çokgenin n tane eşkenarı varsa, her kenarının uzunluğu da An ise, çevresi n.An. Lim n→sonsuz n . An = 2 π r. Peki ya bunun meditasyonla ilgisi ne ola? Merak ettiğin yere, meditasyona bi bakalım artık. Meditasyonu, günlük hayatta geniş bir anlamda kullanıyoruz. Hiç bir düşüncenin olmadığı dingin ve durulmuş bir zihin hali olarak betimleniyor. Fakat bir durup bakınca görüyoruz ki düşünceler durmuyor, ardları arkaları kesilmiyor, e o zaman meditasyon yapamıyor muyuz yani? Yok yok, bunun oluru yok gibi. Sonra bir eğitmen diyor ki, "bırak düşünceler gelmeye devam etsin, sen onları farket. Farkedince odak noktan ne ise ona dön, bilinçli bir seçimle düşünceyi beslemeyi, peşine takılmayı bırak ve yeniden odaklan". Hmm, bu da zor ama en azından yapılabilir. Çaba istiyor. Bir bakıyorsun 2-3 saniye odaklısın, ardından bir düşünce ardından bir tane daha, “aa düşünüyorum farketmeden, yine mi olmuyor acaba?” Bu da bir düşünce, işte onu farkettim, döndüm odağıma, 2-3 saniye sonra yine düşünce yine farkettim ve yine döndüm odağıma. Bıkmadan, usanmadan

 ya da bıkarak ve usanarak odağıma her defasında döndüm. İşte olmaya başladı. Düşünceler sinsice beni artık eskisi kadar çok peşlerine takıp götüremiyor. Odağıma dönüşlerimin frekansı arttı, odaklılık sürem uzadı. Maharishi Patanjali bundan yüzyıllar evvel Yoga Sutralar’da, bugün bu geniş anlamı ile meditasyon kelimesi ile karşılamaya çalıştığımız elle tutulamayanı 3 ana başlıkta incelemiş, Dhrana, Dhyana ve Samadhi. Dhrana konsantrasyon, tek odaklılık gibi çevriliyor. Odaklılığı koruma için bir çaba söz konusu. Dhyana, meditasyon olarak çevriliyor. Burada odaklanan ve odak noktası arasındaki ayrım çözülmeye başlıyor. Çaba çabasızlığa doğru bırakıyor kendini. Samadhi ise bütünleşme, aydınlanma, saf bilinç, varlık, olma hali. Bu üçü arasındaki temel farkı anlatmak için değinmek istediğim bir matematik kavramı var: oran. Odaklı kaldığın süre ile düşüncelerin ortaya çıkıp seni odağından uzağa sürüklediği süre arasındaki oran. Uygulamada (meditasyona oturmaktan bahsediyorum) geçirdiğin süre, yani meditasyonda deneyimin, arttıkça işte bu oran değişiyor. Odaklılık uzayıp düşüncelerin ortaya çıktığı zamanlar kısalıyor, düşünceleri fark etme hızın artıyor, bu sayede daha kısa sürede odağına dönebiliyorsun. Hmm, şeye benzemedi mi bu? Limit sorusuna. Hadi artık bağlayalım iki konuyu. Önermem şu, dhrana sanki kare gibi, kenarlar boyunca uzun uzun düşünceler, takılmış peşlerine sürüklemiş seni, sonra bir nokta, köşe yani bir an, odaklı kalmışsın, tek odaklılık mümkün olmuş. Ardından yine bir kenar…Deneyim arttıkça kare altıgene dönüşmüş, daha da deneyim arttıkça sekizgen, seksengen, bingen. Dhyana başlamış. Yani noktalar artmış, kenarlar kısalmış. Noktaların arası kısalmış demek bu. Daha yüksek bir frekansta odaklılıktasın artık. Milyongen, milyargen. Ve samadhi. Bütünleşme. Kesintisizlik. İşte orada artık kenar yok, ardı ardına noktalar, hem hepsi bir, hem birliktelikleri sonsuz, her bir nokta merkeze eş uzaklıkta. Başı ve sonu yok. Artık köşe yok ama noktalar hala orada. Sonsuzgene, çembere ulaşmışsın. İşte öyle birşey.


 
 
 

Comments


bottom of page